Bu günlerin en popüler deyimi de bu:
Toplumsal çürüme..
Ama her önüne gelen kullanıyor bu deyimi..
“Toplumumuz çürümüş kardeşim!”
“İnsanlar iyice ahlaksızlaştı!”
“E ayaklar baş, başlar ayak oldu tabii…”
“Milletimiz çok bencilleşti çok!”
“Artık bu toplumdan hayır gelmez…”
Söylenenlerde gerçeklik payı var mı?
Var tabii!
Pekii? Kimler nasıl çürüttü bu toplumu?
Hangi insanlar bunlar?
Ya da; çürüyen insan mı yoksa toplum mu?
Diyeceksiniz ki “toplum insanlardan oluştuğuna göre insanlar bozulunca toplum da buna bağlı olarak bozulmuş olur..”
İşte deminden beri kurmuş olduğumuz cümlelerin en yanlışı da bu!
Toplum böyle bir şey değil.
Yani insanların bir araya gelerek kurduğu alelade bir topluluk değil.
Bir otomobil düşünün:
Bir çuval vida, lastik, cam, benzin, boya vesaire…
Yani bunların toplamından oluşuyor…
Hepsi bu kadar mı?
O saydığımız maddeler bir sistem kurmuş, aralarında iş bölümü yapmış.
Her biri bir görev üstlenmiş.
Anahtarı çevirip sisteme elektrik gönderdiğinizde Bujiler, platinler kıvılcım çıkarıp motorun içindeki benzini tutuşturuyor, o patlamayla ortaya çıkan enerji, pistonları itip çarkları çeviriyor, dönen bir çark dişliler sayesinde diğer çarkları döndürerek hareketi tekerleklere kadar iletiyor…
Yani otomobil; yalnızca demir, vida, plastik yığını değil, bir sistem.
Ve bu sistem çalışarak bir işlevi yerine getiriyor.
Diyelim ki çarklardan biri kırıldı ve gücü bir sonraki çarka iletemedi, ya da benzin bitti, teker patladı, şu oldu, bu oldu…
Çalışır mı otomobil?
Neyse uzatmayalım, Ben de makine mühendisi değilim zaten!
Ama işte toplum da böyle bir şey..
Tesadüfen orada bir araya gelmiş bir kalabalık değil.
Bir futbol stadyumunda bile birbiriyle hiç alakası olmayan; kimi zengin, kimi fakir, aydın, marjinal, muhafazakar, sadist, fedakar, içine kapanık, dengeli, anormal ….. binlerce insan..
Ama bir amaç için oradalar; Maç seyredecekler, tuttukları takımı destekleyecekler…
Toplumun farklı kesimleri farklı görevler üstlenmiş.
Çiftçi ekecek, Pazarcı onu satacak, Öğretmen çocukları eğitecek, mühendis yolları, barajları, evleri yapacak, insanlar da bu sektörlerde zekalarını, iş güçlerini kullanarak üretimi sağlayacak, kendilerini, ailelerini geçindirecekler..
Bunları yaparken de toplumun düzenini sağlayan yasalara, hukuk kurallarına riayet edecekler.
Devlet de adil bir biçimde, vatandaşlar arasındaki eşitliği, adaleti sağlamak için denetim görevini sağlayacak.
Kimseyi kayırmadan, taraf tutmadan, adil ve eşit bir biçimde…
İnsanlar bencil olabilir, her şeyin kendilerinin olmasını isteyebilir, başkalarının hukukuna tecavüz etmek isteyebilir..
Ahlaksızca, sapıkça fikirleri olabilir, Çalma çırpma alışkanlıkları olabilir…
Fakat buna yeltendikleri anda karşılarında o toplumu ayakta tutan yasaları ve onun uygulayıcılarını bulurlar.
Cezalandırılacaklarını bildikleri için de hiç böyle şeylere yeltenmezler…
Amaaaa!
Toplumu çalıştıran çarklardan birinin dişlileri kırılırsa?
Sistem çalışmayı durdurursa?
Doku oradan çürümeye başlar..
Kanser hücreleri hızla yayılır…
Sizce Toplumu çürüten çark hangisi olabilir acaba?
Teşhisi koyuyoruz ama tedaviyi mi beceremiyoruz ?
Ya da keşke hiç hasta etmesemiydik?