‘Azılı üye’ denildiğinde aklınıza ne gelir ve nasıl bir mana yüklersiniz?

Herhalde öncelikle akla spor ve siyaset gelir.

Zira iki kesiminde ‘azılı üyeleri’ bulunur.

Burada ‘azılı üye’ yakıştırmasından kasıt, ‘ateşli, fanatik, sadık, iflah olmaz’dır.

Realitede ise partilerde ve kulüplerde sadece ‘üye’ kavramı geçerlidir.

Bir parti veya kulüp, taraftarını, destekçisini ‘azılı üye’ diye kayıt edemez.

Resmi formalite böyledir.

“İyi de madem böyle bir uygulama yok sen nereden çıkardın bunu?” diye soracaksınız şimdi.

Valla ben çıkarmadım.

Köy kahvesindeki sohbette orta yaşın üstünde bir çiftçinin ifadesi böyle.

Sizi daha fazla meraklandırmadan izah edeyim.

Köy kahvesinde oturmuşum.

Arkadaşım çay söylemiş, yudumluyoruz.

O’nun tanıdığı bir çiftçi masamıza geldi.

Baktım gündem her yerde aynı.

Ekonomi ve Ekrem İmamoğlu.

Benim arkadaş da muzip.

Çiftçi Amca’ya yüklenmeye başladı.

O yüklendikçe Çiftçi Amca başladı eleştirileri sıralamaya.

Pahalılığı, ürünlerin para etmemesini anlattıktan sonra sıra İmamoğlu’na geldi.

“Ne diye elinden aldılar diplomasını adamın? Öle şey olur mu be…” dedi.

Hem diploma olayı, hem de tutuklamaya tepki olarak koşa koşa CHP’ye gittiğini ve oradakilere “çabuk beni azılı üye yapın” dediğini anlattı.

Ben de “ee yapabildiler mi seni azılı üye?” diye espri yaptım.

“Yok be.. Üye yazıverdiler” dedi.

Gülüştük.

Diploma iptali ve tutuklamanın hemen akabinde, CHP’nin kurduğu sandıklarda, kullanılan 15.5 milyon oyun sahiplerinden biri de bu Çiftçi Amcamızmış anlayacağınız. Üstelik Çiftçi Amca daha önce hiç CHP'li olmamış. İmamoğlu için oy verenlerin nasıl bir ruh halinde sandığa gittiklerini herhalde ‘azılı üye’ yakıştırmasından daha çarpıcı şekilde ifade edemezdik.

İmamoğlu sayesinde CHP’nin sadece üyeleri değil ‘azılı üyeleri’ de çoğalıyor.

Bunlara yol açan sebep ise iktidarın uygulamaları…

İki insan!

Gazze’de büyük bir soykırım yaşandığı ortada. Netenyahu bu trajedinin bitmesini istemiyor. Ama ondan farklı düşünen İsrailliler de var. Mesela İsrail’in eski Başbakanı Ehud Olmert onlardan biri. Olmert, “Gazze Filistinlilerindir, İsrailin Değil. Savaşı bitirmeli ve Gazze’den çekilmeliyiz” şeklinde net bir ifade kullanıyor.

Olmert’in çarpıcı diğer bir açıklaması da şöyle:

“Netanyahu İsrail'i yok etmek istiyor, daha azını değil. Onu kovmalı. Savaşın bitmesini, esirlerin sağ salim evlerine dönmesini istemiyor. Vekilleri, aile üyeleri ve çeşitli medya kuruluşlarındaki sözcüleri aracılığıyla orduya, güvenlik güçlerine ve siyasi liderliğe karşı sistematik bir kampanya yürütüyor.”

Netanyahu ne diyor?

“Daha fazla evi yıkıyoruz, geri dönebilecekleri bir yer kalmıyor. Asıl sorunumuz, Gazzelileri kabul edecek ülkeler bulmak. Gazze Şeridi'nden çıkardığımız Filistinliler bölgeye geri dönmeyecek ve bundan sonra orada olmayacaklar. Bölgeyi artık biz kontrol edeceğiz.”

ABD İsrail’i bypass ederek Hamas’la anlaşıyor. Yemen’de Husilerle de keza öyle. İran’la görüşmeler de ilerliyor. Trump’un Netenyahu’ya tavır koyduğu da vurgulanıyor.

Ne dersiniz? Acaba Gazzelilerin ahı mı tutuyor Netenyahu’yu?

Sıra dışı bir zengin

Türkiye, servet dağılımındaki adaletsizlikte Avrupa’nın lideri konumunda.

Dünyada da durum farklı değil. Zengin azınlığın karşısında milyarlarca yoksul var.

56,1 milyon kişinin toplam servetten aldığı pay yüzde 46. Bu oran dünya nüfusunun sadece yüzde 1,1’i demek.

Microsoft'un kurucusu Bill Gates müthiş bir karar vermiş.

20 yıl içinde servetinin yüzde 99'unu bağışlamayı planladığını açıklamış.

Servetinin miktarı 100 milyar doların üstünde.

Dev bir rakam.

Adam gözünü kırpmadan dağıtacak.

Alkışlanacak ve örnek bir davranış.

Şu sözleri de çok hoşuma gitti:

“Öldüğümde insanlar benim hakkımda çok şey söyleyecek, ama 'zengin öldü' ifadesinin bunlardan biri olmayacağına kararlıyım.”

Gates, İskoç kökenli Amerikalı iş insanı Andrew Carnegie'nin, ‘zengin insanların servetlerini topluma geri vermeleri gerektiği’ düşüncesine katılıyor.

Carnegie'nin, ‘Zengin ölen adam, itibarsızlaşmış olarak ölür’ görüşüne de dikkat çekiyor.

Umarım Bill Gates bizim zenginlere de örnek olur.

Trump'a büyük hediye

Katar Emiri Şeyh Temim, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, VIP Jumbo Jet hediye etmişti. Erdoğan bu pahalı armağanla ilgili eleştiriler üzerine, “Cumhurbaşkanlığı filosuna hediye etti. Katar Emiri uçağı Türkiye’ye hibe etti. O uçak benim şahsımın değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nindir” demişti.

Katar şeyhi şimdi de ABD Başkanı Trump’a benzer bir hediye veriyor. Trump yönetimi, yabancı bir ülke tarafından ABD'ye verilmiş belki de tarihin en değerli hediyesini almaya hazırlanıyor. Hediye bir uçak. Süper lüks bir Boeing 747-8 jumbo jet.

‘Uçan saray’ olarak adlandırılan uçağı Trump daha önce gezmişti.

Trump'ın görevde kaldığı sürede bu uçağı kullanacağı ve ayrıldıktan sonra da uçağın mülkiyetinin ‘Trump Başkanlık Kütüphanesi Vakfı’na devredileceği duyuruldu.

ABD, bunun 'rüşvet yasaları'na aykırı olup olmadığını tartıştı. Çünkü, 400 milyon dolarlık bir hediyeden bahsediliyordu.

Beyaz Saray yetkilileri hediye için formül bulunduğunu ve yasalara uygun olacağını belirtti. Açıklanan yönteme göre, Savunma Bakanlığı hediyeyi kabul edecek.

Uçak, ABD Hava Kuvvetleri’ne devredilecek ve burada askeri standartlara uygun hale getirilerek Trump’u uçurmaya hazır hale getirilecek.