Ekrem İmamoğlu’nun diploması 18 Mart’ta iptal edildi. 18 Mart neydi?
Çanakkale Zaferi’ni kutladığımız gündü. Zaferi konuşuyorduk, ertesi gün de medyada zafer kutlamaları öncelikli haber olacaktı.
Pat bir de baktık ki, 19’u sabahı bu sefer de İmamoğlu sabahın köründe evinden gözaltı alındı.
Bir el sanki bizle dalga geçiyordu. Türkiye zaferini kutlamasın, gururunu yaşamasın diye harekete geçmişti.
Mitinglerde yaşananları, gençlere reva görülen şiddeti hatırlatmak bile istemiyorum.
Garip benzerliktir, anımsatalım.
Nihal Atsız, hakkında açılan dava için Ankara'ya geldiğinde olaylar oldu. Turancılar komünizm aleyhine gösteri düzenlediler. Mahkeme salonuna giremeyen gençler Ulus Meydanı'na doğru yürüyüşe geçerek İstiklal Marşı’nı okudular. Komünizm aleyhinde sloganlar attılar. Milliyetçi gençlerin gösterileri hükûmet tarafından şiddetle önlendi. Bu gösterilerde 165 üniversiteli genç tutuklandı.
Millî Şef dönemiydi. Ve onun müsaade etmediği hiçbir gösterinin yapılamayacağı söylenirdi. Meydanlarda tepki gösterenlerin isteği ise bugünkünden farklı değildi.
Balık hafızalıyız. Geçmişten hiç ders almıyoruz. Yazık…
Özel'e yumruk
Sırrı Süreyya Önder’in cenaze törenine katılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel saldırıya uğradı. Daha önce Demirel, İnönü, Ecevit, Yılmaz, Kılıçdaroğlu da benzer saldırıya uğrayan siyasilerdi. Saldırganın avuç içiyle vurması ve darbenin ağırlıklı olarak alın kısmına denk gelmesi Özgür Özel açısından şanstı. Aksi halde burun kırığı, göz şişmesi gibi daha ağır sonuçları olabilirdi.
Saldırganın kim olduğu öğrenildiğinde şaşkınlığımız katlandı. Çocuklarını öldüren, müebbet hapse mahkum edilen ama şartlı tahliye ile sokaklara salınan bir profildi. Gel de, ‘Ey adalet, ey yargı’ deme! Çocuklarına kıyan biri nasıl toplumun içine bırakılır? İnanın akıl alacak şey değil.
Özel’in sağduyulu şu ifadelerini beğendim:
“Gün buradan bir husumet, bir kin, bir kavga çıkarma günü değildir ama herkes şunu bilsin ki gün de bırakın bir yumrukla, ister kurşunla, ister tankla, topla, tüfekle CHP'yi ve Genel Başkanını sindirme günü de değildir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘telef’ gibi yakışıksız bir ifadeden sonra, Özel’i arayarak ‘geçmiş olsun’demesi şık bir davranıştı.
Anlaması güç diğer bir olayın kahramanı ise İYİ Parti Milletvekili Ayyüce Türkeş’ti. Alparslan Türkeş’in kızı babasının mezarını ziyaret etmek isteyince tatsız olaylar yaşandı.
İktidarından muhalefetine herkes aklını başına alması gerekir.
Kavga etmek yerine oturup ülkenin ve milletin dertlerini çözmeyi düşünmek vaktidir.
Zira memleket ve millet yanıyor…
Türkiye'de 2 parti var
Türkiye’de siyaset mühendisliğine sıkça başvurulur. Çoğu zaman da hesaplar tutmaz. Bugünlerde de mühendislik faaliyetleri başladı herhalde.
Kılıçdaroğlu, yumruklu saldırıya uğradıktan sonra süreç Cumhurbaşkanı adayı olmasına kadar ilerlemişti. ‘Acaba Özgür Özel için de benzer bir plan mı var?’ diye insanın aklından geçmiyor değil. Realite ise böyle bir senaryoda Özel’i de Kılıçdaroğlu gibi bir sonun beklediği.
Türkiye’de şu anda iki tane parti var. Biri TEP (Tayyip Erdoğan Partisi), diğeri İYP (İmamoğlu-Yavaş Partisi).
Tavsiyem herkesin hesabını buna göre yapması…
Suriye Lübnan olur
Prof. Emin Gürses sivri yorumlarıyla bilinir. Ulusal Kanal’daki programında, Suriye’de ABD-İsrail politikalarının uygulandığını ve Türkiye’nin de destek verdiğini vurguladı. Ardından da, “Yani orada Türkiye’nin de gavurlar kadar günahı var. Bizim yöneticilerin günahı var. Şimdi Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan yöneticiler bu işin içinde zaten, 2010’dan beri” dedi.
Emin Hoca Suriye’nin Lübnan gibi olacağı öngörüsünde bulunurken, “Lübnan’ın toprak bütünlüğü var ama herkes kendi bölgesinde hakim” eklemesi yaptı.
Prof. Gürses, ABD’nin Fırat’ın Doğusu konusunda Türkiye’ye set çektiğini ifade ederken, “Türkiye’ye‘sen buraya dokunmayacaksın’ diyor. ABD, Rusya engel olduğu için denize çıkamamıştı. Şimdi İsrail ‘Türkiye sınırından boru hattına gerek yok. Ben Şam’ın güneyinden bir hat oluşturuyorum. Petrolü doğalgazı gerekirse buradan taşırız’ diyor. Yani İsrail kontrolün kendisinde olmasını istiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Gürses’in anlattıklarından diğer başlıklar da şöyleydi.
*Arafat ile konuşmuştum. Bana Hamas’ı İsrail’in kurdurduğunu söylemişti.
*Barzani PKK’lıları kendi bölgesinde istemiyor. Barzani’nin ABD-İsrail ile bağı var.
*El Şara’yı ABD oraya oturttu.
*İsrail istese Esad’ın uçağını vurur, kaçmasına engel olurdu.
*ABD-İsrail, PKK’lıları YPG’ye katılmaları için teşvik etti.
*Öcalan barış çağrısını ABD’nin izniyle yaptı.
***
Çarpıcı bir bilgiyle noktalayalım.
BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ta 1965’de Süleyman Demirel’in önüne gelmiş. O günden beri iktidar olanlar buna hep karşı durmuş. Taki AKP gelinceye kadar…