Emel ZALALTUNTAŞ İnsan doğduğu andan itibaren birçok deneyimin içinden geçer ve bu deneyimler neticesinde edindiği bilgi doğrultusunda, kendince inandığı doğrular ve yanlışlar oluş...

Emel ZALALTUNTAŞ İnsan doğduğu andan itibaren birçok deneyimin içinden geçer ve bu deneyimler neticesinde edindiği bilgi doğrultusunda, kendince inandığı doğrular ve yanlışlar oluşur. Bizler yaşamın içinden geçerken çoğunlukla öğrenilmiş doğruları ve yanlışları benimsiyor olabiliriz. Oysaki tecrübe edilmeyen hiçbir bilgi doğru veya yanlış diye ayrılmamalıdır. Herkes için ideal olan bir şey sizin için ideal sonuçlar doğurmayabilir. Aslında bu öğrenilmiş doğru veya yanlış bilgileri çokta sorgulamadan kabul etmiş olabiliriz. Sanırım bu kabullenişler ilk önce ailede başlıyor değil mi? Çok basit bir örnek verecek olursak; çocukluk çağında çocuğunun hangi spor dalıyla uğraşacağına veya hangi enstrümanı çalacağına karar veren, hatta zorlayıcı tavır sergileyen ebeveynler var. Çocukken seçimleri göz ardı edilmiş insanlar, bir süre sonra sürekli onaylanma ihtiyacı duyan, verdiği kararın doğruluğundan emin olamayan yada kendisi için her şeyin doğrusuna ebeveynlerinin karar vereceğine inanan, kaygı düzeyi yüksek yetişkinlere dönüşebiliyor. Başkalarının kararıyla karar alan bir kişi, gerçek anlamda kim olduğunu, ne yapmak istediğini ortaya koyamayabilir. Mesleklerini veya eşlerini seçme hakkı bile olmayanlar var. Burada yanlış olan, "Senin için neyin doğru olduğunu sen bilemezsin ama ben bilirim" düşüncesi olabilir mi? Bu düşünce yapısıyla çocuk yetiştiren ailelerin en büyük sorunu bence çocuğu için değil kendi konforu için kendince doğru olanı seçmek diye düşünüyorum. Bu çocuklar anne veya babalarının projesi olan çocuklar gibi düşünülebilir. Sanılanın aksine çok başarılı ama çok mutsuz çocuklardır. Seçimlerinin, duygularının görmezden gelindiği, özgüveni düşük, sürekli daha iyisini yapmak zorunda hisseden, mükemmeliyetçi, takdir edilmeyi bekleyen ,çocukken durgun, yetişkinken yorgun olan insanların çoğu böyle evrelerden geçmiştir. İdealize edilmiş hayatlar, garanti gibi görünebilir. Ancak seçimler ideal olsa da sonuçlar her zaman istendiği gibi olmayabilir. Sonuçta, bu dünyada parmak izi sayısı kadar benzersiz sayıda yaşayan, milyarlarca insan varken bizler çeşitliliği reddedip ,neden benzer olmaya çalışıp benzer sonuçlar elde etmeyi bekliyoruz. Bizler seçimlerimiz doğrultusunda bizim için doğru veya bizim için yanlış olan bilgiye göre genelleme yapmamalıyız. Hiç kimse daha fazlasını yapabilecekken daha azını yapmak konusunda veya daha azını yapmak istiyorken daha fazlasını yapmaya zorlanmamalıdır. Her insanın hata yapma hakkı vardır. Önemli olan, yaptığının hata olduğunu idrak edip tekrarlamamaktır. Düşmesine izin vermediğin kişi kalkmasını da bilemez. Hayatını kolaylaştırmak için belki de en sevdiğin kişinin hayatını zorlaştırabiliyor olabilirsin .Herkesin kendi hikayesini yaşamaya geldiği şu dünyada kimsenin hikayesinin akışını bozmadan, birbirimizi yormadan yaşamaya diyorum. Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi yoktur. Doğru kapıya gelmek için bir çok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle .Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanırsa ,onun doğru olduğu anlaşılmaz. OSHO