Emel ZALALTUNTAŞ Her şey bu sorunun sorulması ile başladı. Sahi kimdim ben? Çok basit bir soruydu oysa ki ,cevabını vermek niye bu kadar zor oldu ki. Kendime dair saydığım...

Emel ZALALTUNTAŞ Her şey bu sorunun sorulması ile başladı. Sahi kimdim ben? Çok basit bir soruydu oysa ki ,cevabını vermek niye bu kadar zor oldu ki. Kendime dair saydığım annem ,babam ,kardeşlerim, mesleğime dair sorulara verebildiğim somut cevaplar dışında kimdim ben .Bu güçlü soru ile başlayan iç yolculuk, beni tahmin edemeyeceğim yerlere götürdü. Kendime hiç bu kadar çok soru sormamıştım .Bazı tanımlar yapıyordum ama bunlar gerçekten benim özelliklerim miydi yoksa olması gereken özellikleri seçip sahiplenmiş miydim. Her zaman iyi bir evlat, eş, anne, arkadaş ve dost olmak için elimden geleni yapmıştım ;yeterince iyi niyetli ,hoşgörülü ,yardımsever, sevgi ve saygı konusunda hassas ,nezaketli…sayınca kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? İyi bir insan olmak istiyorsan bunların hepsine sahip olmalıydın. Çünkü böyle olursan daha çok sevilirsin, değer görürsün ,sayılırsın. Şunu fark ettim ki bir çoğumuz bu şekilde yapıyoruz ve bunun doğruluğunu sorgulamıyoruz bile. İçerde eksik kalmış bir sevgi ,değer ,saygı gibi bir duygunun boşluğuna inanmış olan insan ancak sevilmek için ,sayılmak için veya değer görmek için bu şekilde davranıyor. Aslında arkada gizlenen kocaman bir kazanç var; var olduğunu bir türlü kabul edemediğimiz .İyi bir insan nasıl olunur denildiğinde, ezbere özellikleri sıralarız hemen, belki de bizler bu tanımların dezenformasyonu olarak kendimizi ,mükemmel insanı inşa etmeye çalıştık . İşin komik yanı kusursuz olarak yaratılan insan yine bir insandan öğrendiği bilgi ile kendini nasılda kusurlu görüp düzeltmeye çalışıyor. Bütün sistemin tıkır tıkır işlediği şu dünyada insan dışında sisteme direnen ,olanı kabul etmeyen başka bir canlıda yok sanırım. Sen kusursuz doğdun fakat bunu unuttun ,kendine ait olduğunu sandığın bir takım özellikler belirledin ve dışarda her şey yolunda gitsin diye kendinden gizlendin, kendini sevmedin ,sevdirme telaşına düştün , kendini değersiz hissettin ,değer görme çabasına düştün, kendini reddettin ve dışarda kabul edilmeye çalıştın. Kusursuz bir biçimde doğup, kusursuz olduğunu unutup kendi aklınla yeniden kendini inşa etmeye çalıştın ve kim olmayı seçtiğini dışardaki insanlara göre belirledin. Özüne ait olmayan hoşgörülü olmak bile seni zora düşürdü oysa oyunu kurallarına göre oynuyordun. Fakat özüne ait olmayanın sana katkı sağlamayacağını hesaba katmadın. İnsan içe dönük olması gerekirken dışa dönük olduğunda içerde işler pekte yolunda gitmez. Sana hizmet eden gerçekten özünde olandır. Şu dünyada her şey ikilik halinde yaratılmışken iyiyi kendimizden ,kötüyü başkasından tanımladık. Oysa her şey biz kim olduğumuzu anlayalım diye yaratılmışken, biz kendimizi değil başkasını anlamanın telaşına düşmüştük belki de yanlış soruyu sormuştuk ben kimim yerine sen kimsin? sorusu.