Süreyya ORAL [caption id="attachment_281652" align="aligncenter" width="700"]

Süreyya ORAL [caption id="attachment_281652" align="aligncenter" width="700"] Resmi açıklama yapıldığı gün soyguncular bir arada[/caption]   [caption id="attachment_281653" align="alignright" width="390"] Bir gün önce yayınlayamadığımız fotoğraflar[/caption] 12 Mart dönemi… Ülke genelinde sıkıyönetim ilan edilmiş….Başkent’e bir haber geliyor… Yolda bir bankanın para nakil aracı soyulmuş… Güvenlik güçleri alarmda her yere operasyon düzenliyor, olaya karışanların kimliklerinin belirlenmesi ve yakalanmaları için yoğun bir çaba var…. Beklenen haber geliyor… Olaya karışanlar yakalanmış ve Ankara Emniyet Müdürlüğü İkinci Şube de sorguya alınmış… Bizler de onlarla ilgili haberleri almak ve fotoğraflarını çekmek için şubedeyiz…Ama ikinci şube her zaman tanık olduğumuz, kısımlara rahatça girip çıktığımız şube değil… Şubeye giriş kapısı kapatılmış içeriye kimseler alınmıyor, şubenin koridoru bomboş..… Hatta diğer kısımlarda işleri olanlar bile kapı önünde bekletiliyor… Tabi bu koşulda bizlerde kapı önündeki geniş alanda sabırla bekliyoruz bir kişi çıksa da açıklama yapsa diye.. Ama girip çıkan polislerinde ağızlarını bıçak açmıyor… Bekleyişimiz umutsuz bir vaka gibi… Bu bekleyiş anında soruşturmayı yürüten kısımdan bir polis araya çıkıyor.. Yakından tanıdığım bu polis tuvalete giderken sessizce bana “suçlular şimdi tuvalete gelecek” diye söylüyor… Bu uyarı üzerine ben beklediğimiz alanın köşesinde yer alan tuvalet kapısını görecek şekilde yere oturuyor, makinamı da kapıya doğru ayarlayıp beklemeye başlıyorum… O sırada kapı açılıyor bir polisle yan yana bir kişi dışarı çıkıp tuvalete gidiyor… Ben tuvalet çıkışını bekleyip çıkış anında deklanşöre basıyorum… Arkadan bir kişi daha aynı şekilde tuvalete geliyor… Çıkışta onunda fotoğrafını çekiyorum…. Ve hiçbir şey olmamış gibi bekliyorum… Hatta beni öyle yere oturmuş bekler gören meslektaşlarımdan bazıları “niye Medine fukarası gibi oturuyorsun” diye takılıyor bana… Ben alacağımı almıştım… Oradan ayrılıp gazeteye geldiğimde bir sürprizle karşılaştım… O da soygunla ilgili habere getirilen yayın yasağı idi… Çektiğim fotoğraflar elim de kalmıştı… Sorguların sonuçlanması üzerine bir gün sonra ikinci Şube Müdürü olan Tarzan Mustafa lakaplı Mustafa Erdoğan olayın detayıyla ilgili açıklama yapıyor ve bizler de sanıkların toplu fotoğrafını çekiyorduk… Bazı arkadaşlar fotoğraf çekilirken iki gün önce gördükleri ancak fotoğraflarını çekmedikleri kişilerinde sanıklar arasında olduğunu görünce hayrete düşmüşlerdi…